xmlns:fb='http://www.facebook.com/2008/fbml' Mutfakta Kedi Var: SIRADIŞI BİR KEDİ HİKAYESİ
expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

10 Şubat 2013 Pazar

SIRADIŞI BİR KEDİ HİKAYESİ

Önce hayvanı görüp, onun özel olup almadığını anlamak veya aramızda nadir bulunan bir bağ oluştu mu diye bakmak, bana hiçbir zaman doğru gelmemiştir. Konu hayvanlarsa, benim felsefem, tıpkı çocuk sahibi olmak gibidir. Çocuğun nasıl bir çocuk olursa olsun, onun sonradan ortaya çıkabilecek kusurlarını ya da karakterini göz önünde tutmaksızın, onu koşulsuz şartsız seversin.

SEVGİ BAĞI: SIRADIŞI BİR KEDİ HİKAYESİ, Gwen Cooper'in, adını Antik Yunan Şairi Homeros'tan alan gözleri görmeyen kedisi Homeros'un hikayesini anlatıyor.

Gwen onu ilk gördüğünde küçücük siyah bir tüy yumağı gibidir Homeros. Gözleri enfeksiyondan dolayı görmemektedir ve onu bulan çift, uyutulması için bir veterinere bırakır. Veteriner onu muayene eder, gözleri dışında sağlıklı olduğunu görür. Gözlerini tedavi edip sahiplendirmeyi düşünür. Ancak çift türlü bahanelerle bunu kabul etmez. Veteriner Gwen'i arar, ona bu küçük siyah tüy yumağından söz eder. Gwen onu görmek istemez; çünkü görürse mutlaka sahipleneceğini bilir. Ancak daha fazla dayanamaz ve onu görmeye gider. Bu arada minik kedicik bir operasyon geçirir; ancak ne yazık ki gözleri göremeyecektir. Gwen onu sahiplenir ve kendisi de kör olan Antik yunan Şairi Homeros'tan esinlenerek bu minik kediye Homeros adını verir. Bundan sonraki hayatı Scarlett, Vashti ve Homeros'la geçecektir.

Bu kitabı büyük bir merakla ve hevesle alarak okudum. Gwen Cooper, Homeros'un hayatına girmesi ile birlikte hayatında gerçekleşen değişimleri, düşüncelerini ve Homeros'un ona öğrettiklerini sıcacık bir dille aktarmış. Okurken gerçekten içiniz ısınıyor. Hele siz de bir kedi sahibiyseniz, tüm olayları neredeyse yaşayarak okuyorsunuz.

Kitapta altını çizdiğim çok pasaj var. Ancak özellikle paylaşmak istediğim bir bölüm var ki, sevdiğiniz ve değer verdiğiniz bir canın sizin için ne ifade ettiğini nefis bir şekilde açıklamış:

Eğer birisinde esaslı bir şekilde uğraşmaya değer bir şeyler görürseniz, onu hayatınızdan uzak tutacak hiçbir bahaneyi gözünüz görmez; ne doğru zaman olmayışını ne de eksiye düşen banka hesabınızı. Ne olursa olsun, kendinizi, hayatınızı onun etrafına kurabilecek kadar güçlü olmaya adarsınız. Bunu yaparak, her zaman olmaya çalıştığınız, gıpta ettiğiniz insan olmaya başlarsınız.


Gwen Cooper ve Homeros
Homeros
Kedi besleyenler bilir; çoğu zaman onun rahatı için kendi rahatınızı bozarsınız. Yemeğinizi, yatağınızı paylaşırsınız. Evin hiç büyümeyen çocuklarıdır onlar. Bugüne kadar sahiplendiğim kedilerimi düşünüyorum da... Romeo, Loli, Duman, Bella, Melek, Leyla, Fıttırık, Lokum, Tarçın, Bediş, Fındık, Ares... Kimi şu an yanımda değil, kimi hayata tutunamadı, kimi engelliydi, kimi elimde doğdu ve hala yanımda... Olmayanları özlüyor, olanlarla anın keyfini çıkarmaya çalışıyorum.

İlk kedilerim Romeo ve Loli'yi hatırlıyorum da; Cooper'in dediği gibi;


Bu kediyi evime getirmeye karar verdiğim o an, hayatımın ilişkiler üzerine ilk hakiki ve yetişkin kararını aldım. Ve farkında olmadan, sonraki yıllarda yaşayacağım tüm ilişkileri yargılayacağım kriterleri belirlemiş oldum.

Bu kitabı okumanız için kedi besliyor olmanız gerekmiyor. Sıcak bir sevgi bağını görebilmeniz yeterli. Hem kimbilir, bu kitaptan sonra belki siz de bir kedinin hayatınıza renk katmasına karar verirsiniz ya da bundan sonra sokaklarda gördüğünüz o sevgiye muhtaç kedi ve köpeklere daha farklı bakar, onları daha çok seversiniz. Bunun için, bakmanız ve görmeniz yeterli.

Ne de olsa;

Kimse, görmek istemeyenden daha kör değildir.

Homeros'un hikayesini bir de dinlemek isterseniz: http://www.youtube.com/watch?v=JGKIcp-pyi4

1 yorum :

  1. Kitap önerisi için seni aramayı düşünüyordum gerek kalmadı, saol..

    YanıtlaSil