xmlns:fb='http://www.facebook.com/2008/fbml' Mutfakta Kedi Var: BİR TV PROGRAMINA DAHA BAKIŞ: İNSANLIĞI BU SEVGİSİZLİK BİTİRECEK !
expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

2 Ocak 2014 Perşembe

BİR TV PROGRAMINA DAHA BAKIŞ: İNSANLIĞI BU SEVGİSİZLİK BİTİRECEK !

Takip edenler hatırlayacaktır; 21 Aralık 2012 tarihli programında Esra Ceyhan, 16 yıl baktığı kedisine mezar yaptıran bir işadamını konuklarıyla birlikte ağır şekilde eleştirmişti. Bu program üzerine Bir TV Programına Bakış: Kıyametin En Büyük Alameti Sevgisizliktir başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
(http://kubseker.blogspot.com/2012/12/bir-tv-programina-bakis-kiyametin-en_5359.html)

O dönem bu program birçok cansever tarafından da kınanmıştı. Çünkü hem bir insanın duyguları alay konusu edilmiş, hem de bu kişinin şahsına ve hayvanlara karşı kamuoyunda bir önyargıya sebep olunmuştu.


Bir yıl sonra bu kez Müge Anlı tarafından, küçük bir çocuğun sokak köpeklerinden kaçarken bir inşaat çukuruna düşüp ölmesi konu edilmiş (ki yapılan otopside herhangi bir saldırı izine de rastlanmamış) ve programın sunucusu tarafından şu talihsiz açıklama yapılmıştır: "Sokakta köpek olur mu? Hayvanseverlikle ilgisi yok bunun. Sokaklardaki köpekler gerçekten de tehlike saçıyor. Zaten evde bile köpek beslenmesini anlayamıyorum, köpek dediğin belediyenin kuracağı korunaklı bir parkta yaşamalıdır."


Olayın bu şekilde gerçekleşip gerçekleşmediği henüz kesin değilken bir kadının ifadesi ile bütün köpeklerin bu şekilde infaz edilmesi, üstüne bir de aldığı bilimsel eğitimin önyargısız ve arabulucu olmayı gerektirdiği psikiyatr unvanlı bir kişinin bu fikri desteklemesi, ne kadar basit görünse de aslında çok vahim bir tabloyu gözler önüne seriyor.


Bu açıklama en basit tanımı ile sokakta yaşayan canların hayatına kast etmek, onları hedef göstermektir. Öyle ki; programında insan hayatına verdiği değerden sürekli dem vuran bir şahsın, konu hayvanlar olunca aynı hassasiyeti göstermeksizin böylesi hedef gösterici cümleler kurması; hele de gününü evde bu programları izleyerek geçiren ve izlediklerinden etkilenen ciddi bir kitle olduğu düşünüldüğünde, sözde(!) sevgi temelli olduğunu iddia eden bir programın nefret temelli bir mesaj vermesi çok acıdır. 


İçinde yaşadığımız toplum zaten güçsüz olanı yok etme, çöz(e)mediği sorunun öğelerini ortadan kaldırma temeline dayalı bir düşünce sistemine sahipken; "bu köpekler neden başıboş geziyor?" sorusunun yanıtını aramanın ne yazık ki lüks olduğunu görüyoruz.


Hiçbir canlı kendi canına kast edilmedikçe bir başka canlıya saldırmaz. Eğer siz bir köpeğe zarar vermediğiniz halde bir köpek size saldırıyorsa, bunun tek nedeni daha önce başka insan(lar)dan zarar görmüş olmasıdır. Kendimizden düşünelim: Yaşadığımız hayal kırıklıkları bir sonraki iletişimlerimizi etkilemiyor mu? İster istemez bir savunma mekanizması geliştirmiyor muyuz?

Bir insan bir insana saldırdığında nasıl faturayı tüm insanlara kesemiyorsak; bir köpek bir insana saldırdığında da tüm köpekleri cezalandırmaya kalkamayız. Bu köpeklerin bu halde olmalarının temelinde insan egolarının yattığını, bugün sokaklarda yaşam mücadelesi veren birçok köpeğin terk edildiğini, doğurtulduğunu, belediyelerce ölüme mahkum edildiğini görmezden gelmek; yaşam hakkını görmezden gelmektir.


Kaldı ki; sokak hayvanları betonlaşma ile birlikte doğal ortamları yok edilmiş canlılardır. Asfaltın ortasında kendi bedeninden küçük toprak parçasına sığışıp uyumaya çalışan bir köpeği, betonun arasında bulduğu bir parçacık kuma çişini yapmaya çalışan bir kediyi gözlemleyin.


Evet, Avrupa'da bunları görmüyoruz; çünkü o ülkelerde sokak hayvanları itlaf ediliyor. Daha birkaç ay önce Romanya'da yine küçük bir çocuğa bir köpeğin saldırdığı gerekçesi ile on binlerce hayvanın vahşice öldürüldüğünü hatırlayın.


"Sokakta hayvan olmaz" cümlesinin, onların (her ne kadar gerektiği gibi işlemese de) sahip oldukları yasal haklarını hiçe saymanın, istenmeyen sokak hayvanlarını yok etmenin temelini atıcı çok tehlikeli bir cümle olduğunu üzülerek görüyorum.


Geleceğe yaşam hakkına saygı duyan nesiller taşımaya çalışan eğitimcilerin tüm emeklerinin bir cümle ile yok edilmesine, üstünlük, öncelik ve taraf olma duygusunun daha keskin çizgilerle çekilmesine ve bilinçaltında bir hayvan düşmanlığına sebep olacak bu cümleler için; geçen yılki program sonrası yazdığım gibi: Sadece hayvanseverlerden değil, tüm insanlıktan bir özür dilenmelidir.


Bugün yapılan araştırmalar başkalarına zarar veren insanların çoğunun çocukluklarında hayvanlara eziyet ettiğini gösteriyorken ve siz sokak köpeğinden korktuğunuzu söylerken; her gün bu hırsız, gaspçı, tecavüzcülerle aynı yollarda yürüyor, aynı otobüslerde yan yana oturuyorsunuz ve bundan haberiniz dahi olmuyor.


Şimdi söyleyin: Tehlikeli olan kim?

1 yorum :

  1. bu yazının üstüne sadece yazık kurumların görev yaparken itinalı birşekilde yapılması için uyarmak yerine dediğin gibi sevgisizliği iletmeleri çok ama çok acı benim içim acıyor. daha büyük meselede gaziantepten mesela köpeği parçalara ayırıp aknını içen cani dışarda daha da bişey yok gerekeni sen zatn yazmışsın kalemine sağlık diyorum. yeşim

    YanıtlaSil